21 Ocak 2015 Çarşamba

Ölmek Üzere Olanın Yanında Yasin Okumak




19 20. Ölmek Üzere Olan Bir Kimsenin Yanında (Kur'an) Okumak

Ebu Davud, Sünen, 3121... Ma'kıl b. Yesar'dan (rivayet olunduğuna göre) Peygamber aleyhi salatu ve selam:

"Ölülerinizin üzerine Yasin okuyun

buyurmuştur. Bu (lafız, ravi) İbnü'l Ala'nın lafzıdır.

Açıklama

Metinde geçen "mevtaküm = ölüleriniz" kelimesinden maksat, ölmek üzere bulunan hastalardır.

Nitekim Hanefi alimlerinden İbn Abidin de şöyle diyor: "Yanında Yasin okumak mendubtur. Çünkü Peygamber aleyhi salatu vesselam 'Ölülerinizin üzerine Yasin'i okuyun' buyurmuştur. İbn Hibban bundan murad ölmek üzere bulunan kimsedir, demiştir."

Bu mevzuda İbn Ebu'd Dünya ile Deylemi'nin rivayet ettikleri merfu bir hadis de şu mealdedir: "Ölmek üzere olan hiç bir hasta yoktur ki, üzerine Yasin okunsun da Allah onun Ölümünü kolaylaştırmasın." Ölmek üzere olan bir kimse, ölü hükmünde olduğundan Hadis-i Şerifte ölmek üzere olan kimselerden ölüler diye bahsedilmiştir.

Ölmek üzere bulunan kimse kuvvetini kaybedip zayıf düşmüş ve bütün kalbiyle de Allah'a yönelmiştir. İşte böyle bir anda Yasin suresi okununca bunu işiten hastanın dini esaslara olan inancı artar ve özellikle bu surede anlatılan Kıyamet halleriyle ünsiyet ederek rahatlar.

Ölmek üzere olan hastalara Yasin okunmasının hikmeti hakkında et Tibi şunları söylüyor: "Bu surede imana davet, geçmiş milletlerin halleri, kaderin isbatı, kulların fiillerinin Allah'a dayandığı tevhidin isbatı, şirkin reddi, kıyamet alametleri, öldükten sonra dirilme, haşr, arasat meydanında toplanma, hesap, ceza gibi birçok dini esaslar ve önemli meseleler vardır. İşte ölmek üzere bulunan bir hastanın başında Yasin okunmasının hikmeti surenin bu gibi mevzuları içerisinde toplamış olmasıdır."

Müteahhirin (sonraki) alimlerinden bazıları, mevzumuzu teşkil eden bu hadisin zahirine sarılarak, Yasin suresinin cenaze üzerine ölümden sonra ve definden önce okunabileceğini söylerken, diğer bir kısmı da İbn Adiyy'in Ebu Bekr (r.a)'den rivayet ettiği; "Kim anne ve babasının ya da bunlardan birinin kabrini cuma günü ziyaret ederek orada Yasin okursa, Allah mutlaka o kabirde yatan kimseyi bağışlar." mealindeki hadise dayanarak "Yasin'in cenaze üzerine, ölümden sonra, definden önce de sonra da okunabileceğini" söylemişlerdir.

Hanefi alimlerinden İbn Abidin, "Ama bizim alimlerimiz öldükten sonra, yıkanıncaya kadar yanında Kur'an okumayı mekruh saymışlardır." cümlesini naklettikten sonra "Münteka'nın ölünün yanında Kur'an okunabileceğini ifade eden sözü ölmezden önceye hamledilmiştir. Kaldırılmaktan murat da ruhun kaldırılması olduğuna işarette bulunmuştur." diyerek hasta öldükten sonra yıkanıncaya kadar yanında Kur'an okumanın mekruh olduğunu ifade etmiştir.

Yasin suresinin fazileti hakkında, bazı hadisler varsa da bunların hepsi de sıhhatleri yönünden tenkid edilmiştir. Bunlardan bazılarının meali şöyledir "Her şeyin bir kalbi vardır. Kur'an'ın kalbi de Yasindir. Her kim Yasin suresini okursa, Allah ona bu sureyi okuması sebebiyle Kur'an'ı on kere okumuş kadar sevap yazar." Tirmizi, bu hadisin garip olduğunu, Süyuti de zayıf olduğunu söylemiştir. "Kim bir gecede Allah'ın rızasını dileyerek Yasin okuyacak olursa (günahları) bağışlanır", "Kim Allah'ın rızasını dileyerek Yasin okursa, geçmiş günahları affedilir, onu ölülerinizin yanında da okuyunuz. Kim Yasin'i bir defa okursa, Kur'an’ı iki defa okumuş gibi olur." Bu hadislerin birisinde Yasin okuyan, Kur'anı on defa okumuş gibi sevap alır denirken, diğer birinde iki defa okumuş gibi sevap alır denilmesi bu hadisler arasında bir çelişki bulunduğunu göstermez. Çünkü bu sevab, okuyan kimsenin o andaki samimiyet, ihlas ve diğer ruhi hallerine ve içinde bulunulan zaman ve mekana göre değişebilir. Şevkani "Bütün bu rivayetler birbirlerini takviye ettiğinden bunlarla amel etmek faydalıdır" diyor.

Bazı Hükümler

Hadis, Yasin suresinin okunmasının faziletine, Ölüm döşeğine düşen hastanın başında okunmasının, matlub olduğuna, ikinci yoruma göre, definden önce ve sonra ölünün yanında okunmasının matlub olduğuna ve gerek hasta gerek ölünün okunan Yasin suresinden yararlandıklarına delalet eder.

Ölünün dua ve sadakadan da faydalandığı hususunda alimlerin ittifakı vardır. Cumhura göre, kişinin yaptığı nafile ibadetin sevabını bir ölüye veya diriye vermesi caizdir. Yapılan ibadet; namaz, oruç, hac, sadaka, Kur'an okumak ve başka ibadetler olabilir. İbadeti yapan kişinin sevabından hiç bir şey noksan olmaksızın ölü bundan yararlanır. İmam Ebu Hanife ve Ahmed b. Hanbel de bununla hükmeden alimlerdendirler.

Cumhurun delillerinden birisi, Taberani ve Beyhaki'nin İbn Ömer (r.a)'den merfu olarak rivayet ettikleri şu mealdeki hadistir: "Sizden birisi, nafile bir sadaka vereceği zaman, sevabım baba ve annesine bağışlasın. Çünkü bu takdirde onlara sevap verilir. Kendisinin sevabından bir şey eksilmez."

Diğer bir delil: Ahmed, Müslim, Nesai ve Ibn Mace'nin Ebu Hüreyre (r.a)'den rivayet ettikleri şu mealdeki hadistir: Bir adam Peygamber aleyhi salatu ve selam'a: Babam öldü. Vasiyet de etmedi. Onun yerine benim sadaka vermem ona yarar mı? diye sordu. Efendimiz aleyhi salatu ve selam "Evet" buyurdu.

Allah: "Rabbim bunlar beni küçükken nasıl acıyıp yetiştirdilerse sen de bunlara öyle acı" ayetinde baba ve anneye dua etmeyi emretmiş ve "Melekler Rablerini hamd ile tesbih ederler. Yerdekiler içinde mağfiret ederler” ayetinde meleklerin mü'minler için istiğfar ettiklerini haber vermiştir. Keza, "Arşı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar, Rablerini överek tesbih ederler” ayeti Hamele-i Arş meleklerinin müminlere istiğfar ettiklerini bildirir.

Bir kısmı yukarıya alınan deliller, başkasının amelinden yarar sağlanabildiğini kesinlikle bildirirler. 

"Ve şüphesiz insan ancak çalıştığına erişecektir" ayeti yukarıdaki delillere aykırı değildir. Çünkü mü'min hayırlı bir amel işleyip sevabını bir mü'min kardeşine bağışladığı zaman, sevab bağışlanana ulaşır. Artık bağışlanan kendisi işlemiş gibi olur. Diğer taraftan bu ayet, bir kısmı yukarıda zikredilen deliller muvacehesinde hususileşmiştir.

İkrime'den rivayet edildiğine göre, bu ayet Musa (Aleyhisselam) ve İbrahim (Aleyhisselam)'ın kavimlerine mahsustur. Ümmet-i Muhammed ise, birbirinin amelinden yararlanır. Çünkü mezkur deliller bunu gerektirir. 

Ayrıca Buhari ve Müslim'in İbn Abbas (r.a)'dan rivayet ettikleri bir hadiste mealen şöyle buyuruluyor: "Bir adam Peygamber aleyhi salatu ve selam'a: Kız kardeşim Hacc yapmayı adadı ve adağını yerine getirmeden öldü, dedi. Peygamber aleyhi salatu ve selam: 'Eğer kardeşinin boynunda bir borç olsaydı, sen onun yerine borcunu ödeyecek miydin?' diye sordu. Adam: Evet diye cevap verdi. Efendimiz: 'O halde kardeşinin Allah Teala'ya ait borcunu öde. O, ödenmeye daha layıktır' buyurdu.”

Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai ve İbn Macenin rivayet ettikleri şu mealdeki hadis de ayrı bir delildir: “İnsan öldüğü zaman ameli kesilir. Ancak üç şeyden kesilmez: Sadaka-i cariye, yararlı ilim ve ona dua eden salih bir evlat." Bazıları; "Mezkur delillere ters düştüğü sanılan ayetteki insan kelimesi ile kafir kişi kastedilmiştir" demişlerdir. Buna göre, ayetin yorumu şudur: Kafir kişi için amelinden başka hiç bir hayır yoktur. O, işlediği hayra karşılık dünyada bol rızık ve sağlık gibi nimetlere kavuşturulur. Ahirette, onun için hiç bir hayır yoktur.

Okunan Kur'an'dan Ölü Yararlanır mı?

Menhel yazarı, yukarıdaki bilgileri verdikten sonra bu hususta şöyle der: "Okunan Kur'an'ın sevabının Ölüye ulaşması hakkında alimler arasında ihtilaf olmuştur:

1. Eğer ücretsiz olarak okunursa, İmam Ebu Hanife arkadaşları ve Ahmed b. Hanbel'e göre ölü yararlanır. Zeylai, el Kenz'in Şerhinde: "başkasının yerine hac yapmak hususunda Ehl-i sünnet mezhebine göre; namaz, oruç, hac, sadaka, Kur'an okumak, zikirler gibi her türlü nafile hayırların sevabının başkasına bağışlanması caizdir. Bu sevap, ölüye ulaşır ve ölü ondan yararlanır" demiştir.

Mu'tezile mezhebine göre; kişi, amelinin sevabını başkasına bağışlayamaz. Bağışlasa bile ilgiliye ulaşmaz ve menfaat sağlamaz. Delilleri de: "Ve şüphesiz insan ancak çalıştığına erişecektir" ayetidir. Bu ayetin delil olmadığı yukarda belirtildi.

İmam Malik ve Şafii'den meşhur rivayete göre Kur'an okumanın sevabı, ölüye ulaşmaz. Fakat İmam Malik ve Şafii'nin bazı arkadaşlarının seçtikleri kavle göre, kıraatin sevabı ölüye ulaşır. Ancak okuyucunun kıraati bir dua ile ölüye bağışlaması gerekir. Nevevi de el Ezkar'da: Alimler duanın ölülere yararlı olduğuna ve sevabının onlara ulaştığına icma etmişlerdir. Bunların delilleri, bu hükmü ifade eden meşhur ayetler ve meşhur hadislerdir. Bunlardan birisi: "Ve onlardan sonra gelenler: Ey Rabbimiz! Bize ve bizden önce iman eden kardeşlerimize mağfiret eyle, derler" ayetidir. Peygamber aleyhi salatu vesselam'in: "Allah’ım, Bakiü'l Ğarkad (mezarlığı) halkına mağfiret eyle" hadisi ile; 3201 numaralı "Allah’ım, bizim dirimize ve ölümüze mağfiret eyle." mealindeki Hadis-i Şerifte bu konudaki delillerdendirler. 

Alimler, Kur'an okuma sevabının (dua etmeden) başkasına ulaşması hususunda, ihtilaf etmişlerdir. Şafii'nin meşhur kavli ile bir cemaatın kavline göre ulaşmaz. Ahmed b. Hanbel ile alimlerden bir cemaat ve Şafii'nin arkadaşlarından bir cemaat ulaşır, demişlerdir. En iyisi okuyucu kıraatini bitirince Allah’ım, okuduğum Kur'an'ın sevabını falan kişiye ulaştır, şeklinde dua etmesidir.

2. Ücret karşılığında okumaya gelince, Hanefi ve Hanbeli alimlerine göre, bunda sevap yoktur. Ücret alan da veren de günah işlemiş olur.

Şafii ve Maliki alimlerine göre, Kur'an okumak karşılığında ücret almak caizdir. Bunların delili, Buhari'nin İbn Abbas (r.a)'den rivayet ettiği Peygamber aleyhi salatu vesselam'in şu hadisidir: "Karşılığında ücret aldığınız şeylerin ücret almaya en liyakatli olanı Allah'ın kitabındadır" mealindeki Hadis-i Şeriftir.

Ancak Şafii ve Malikilerin delilini teşkil eden bu Hadis-i Şerif, mutlak olduğundan, Kur'an okuma karşılığında ücret almanın caiz olmadığını savunan alimler, bu hadisteki cevazın sadece rukye’ye (okuma ile tedaviye) ait olduğunu söyleyerek bu mevzudaki hadislerin arasını te'lif etmişlerdir (bulmuşlardır). 

Ebu Davud, Sünen, Tercüme ve Şerhi, Dr. İsmail L. Çakan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler. Yorumlarınız Sizin Gibi Değerlidir