Soru: Müslümanların bir yerde toplanıp birlikte ya da ayrı ayrı, sesli ya da sessiz zikir etmelerinin İslam'da delili var mıdır?
Cevap: Elbette vardır. Delil istenince Kitap, Sünnet, İcma, Kıyastan; başka demekle, edille-i şeriyyeden misali/misalleri verilir. Alimlerin ve Ariflerin şehadetlerine başvurulur. Her ilim sahibine de itibar edilmez. Bid'at ehlinde ilim olsa da bid'at sahipleri itibardan düşer, onların şehadeti delil olarak kabul görmez. İlla, Ehli Sünnet ve'l Cemaat itikadına ve amellerine bağlı olan ve mezhebini sürdüren alime itibar edilir.
Bununla beraber, Rasulullah efendimizden günümüze ulaşan Tarikat nispeti, zikir ve terbiye usulü ikidir: 1- Sıddıki nisbet yani sessiz (hafi) zikir ve ruhi yol. 2- Hz. Ali efendimizin nisbeti yani sesli (cehri) zikir ve nefsi muhalefet yolu.
Usülleri ve gidişleri farklı da olsa iki yolun neticesi aynıdır. İkisi de sağlam silsilelerle Allah ve Rasulüne kavuşturur.
Her iki usülde de halka zikri vardır. Sadece, halkada yapılan zikrin sessiz ya da sesli olmasıyla, okunan Sure, Allah'ın isimleri, salavatlar ve tekbirlerin kelime ve sayısı vs. farklılığıyla ayrılırlar.
Bu kısa hatırlatmalardan sonra, halka-i zikrin (hatmenin) delillerinden iki tanesine evveliyetle bakalım:
Virdin, bir yere kapanıp yabancıları çıkararak zikir yapmanın, hatmenin delillerinden biri:
Ahmet bin Hanbel, Şeddat bin Evs radiyallahu anh'tan, sahih bir hadis-i şerif kaydı ile şöyle rivayet eder:
********
Yine Hatmeye bir delil:
Toplu zikrin asr- ı saadetteki bir başka örneği ise, Ebu Said el Hudri’den gelen bir başka rivayette ifade edilmektedir. Bu rivayete göre Allah’ın Rasulü bir gün halka şeklini almış bulunan bir sahabe topluluğunun yanına yaklaşır. Onlara niçin böyle oturduklarını sorduğunda onlar: Kendilerine, başta İslam olmak üzere pek çok nimetler veren Allah’ı zikretmek için bir araya geldiklerini anlatırlar. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz tekrar:
Allah
Tealanın, sırf zikir meclislerini arayıp onlara nimet ulaştırmakla görevli
melekleri vardır. Allah Teala, bu meleklerine, o zikir meclisindeki herkesi,
hatta oradan geçerken bir iş için uğramış dahi olsa meclise iştirak edenlerin
cümlesini affettiğini haber vermiştir. Hadisin metni uzundur, kaynaklarından
okunabilir. Bak. Buhari,
Daavat 66, Müslim, zikir 25, 2689; Tirmizi, Daavat 140, 3595.
“Emirle
yapılan zikir ve amellerde hem sevap, hem feyiz, hem himmet, hem de zahir ve batın
nimetlerin tamamı vardır.” Piri Sami Erzincani Hz.
“Hatme,
sohbet ve rabıtanın aletidir.” “İhlas ile bu kapıyı bekleyene eşhedü billah
o kapı bir gün açılacaktır” Dede Paşa Hz.
Abdürrahim
Reyhan Hz.leri buyurdular ki:
“Benim
ilmim yok, amelim yok ama ne buldumsa hatmede buldum.” “Hatmeye gelmeyen ben
tarikatlıyım demesin kendini de bizi de kandırmasın.” “Eğer hatmenin nimeti zahir
olsa, bu nimeti elde etmek için devletler birbirleriyle harp ederlerdi.’’
Yine
sofrada yemek yerken şöyle buyurdu:
“Vallahi
billahi, şu yediğimiz nimet hakkı için söylüyorum. Hz. Adem’den kıyamete kadar ömrünüz
olsa, her gününüz oruç ile geçse, her gece sabaha kadar namaz kılsanız; bir tek
hatmenin faziletine ulaşamazsınız. Ancak farz ibadetler hariç.”
“Hatmeye
gittiğiniz zaman siyasetten, ticaretten, şundan bundan konuşmayınız. Elinizde Salih
Baba Divanı var. Okuyun, bilenler açıklasın.”
Dede
Paşa Hz.leri buyuruyor ki:
“Bir
mürid, bir hatmenin sevabının karşılığını görse; daha nafile ibadet yapmaz. bu bana
ve yedi ceddime yeter, derdi.”
“Bir
küçük hatmede 333, büyük hatmede ise 360 Kur’anı Kerim hatim sevabı vardır. Bir
hatimin sevabının ne kadar olduğunu Allah bilir. Kur’an’ın bir tek harfinin bile
sevabı sonsuzdur. Demek ki bir hatmenin sevabının nihayeti yoktur.”
“İnsan,
küçük çocuklar gibi gündüz dışarıda oynar, üstü başı çamur olur. Akşam eve gelince
annesi onu yıkar, temizler. Hatme de aynen böyledir. Gündüz yaptığımız günahlardan
kirleniyoruz. Akşam banyoda hatme yapıp temizleniyoruz.”
Hatme
meclisi, zikir meclisidir. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vessellem, zikir meclislerini cennet bahçelerine
benzetiyor: “Cennet bahçelerine girip meyvelerinden yiyiniz.” Cennet bahçeleri
nerelerdedir ey Allah’ın Resulü? diye sordular. Buyurdu ki: “Oralar zikir halkalarıdır”
(Tirmizi, Deavat, 82; Ahmed, Müsned, III, 150.)
Demek
ki zikir meclisi olan yer aynı zamanda cennet bahçesidir. Cennet bahçelerinde neler
var düşününüz.
Hatmede
yapılan dualar makbuldür. Hatmede silsile okunur. İsmi okunan ervah oraya teşrif
eder. Yani bütün silsile orada. Orası olur evliya meclisi. Bizim duamıza O Zatlar
da amin der. Allah da onların duaya amin demesini kabul eder. Onların duası geri
dönmez. Onun için hatmede yapılan dualar kabul olur.
Hatmede
okunan salavat, Sure ve dualar, arzdan ve semadan gelen belaya karşı dururlar. Onun
için hatme belayı def eder veya en aza indirir. Bundan dolayı hatme bir şehrin manevi
bekçisidir. Hatmeye gelenin sadece kendisine değil, bütün şehir halkına faydası
vardır.
Hatmede
okunan Sureler ve salavatlar silsileye hibe edilir. Yani onlara verilen manevi bir
hediyedir. Oraya teşrif eden Evliyaullah da oradakilere hediye getirirler. Bu hediyeler
maddi değil manevidir. Dünya değil, ahıret nimetidir. Ahiretin en küçük nimeti,
dünyanın en büyük nimetinden büyüktür.
Hatmede,
en büyük kalp ameliyatları yapılır. Silsile meşayihi ve rabıta, büyük manevi operatör
doktorlar gibidir. İnsanda bulunan kötü ahlaklar bu kalp ameliyatı ile alınır. Yerine
iyi huylar verilir. Nasıl ki Cebrail As., Peygamber Efendimizi ameliyat etti, kalbini
zemzem suyu ile yıkadı ise; hatmede de Evliyaullah müridlerinin kalbini ameliyat
eder, temizler. İnsanların en efdali olan Peygamber Efendimiz için buna gerek duyulduysa,
bizim için bu, elbette daha gereklidir.
Hatmede
silsile okununca gelen ervah, orada bulunanlara ve ortaya konan suya nazar ederler.
Okunan Esma o suya da okunmuş olur. O su, ihlas ile, hangi niyetle içilirse aynen şifadır.
Mürid,
hiçbir ameli sevap için işlemez. Sadece Allah rızasını gözetir. Hatmeye gelen sevap
için gelmez. “Bu bir emirdir, büyüklerimizin emridir” diye gelir.
Abdürrahim
Reyhan Hz.leri buyurdular ki:
“Hatme,
teveccüh birdir. Büyük hatme küçük hatmeye göre nasılsa, teveccüh de büyük hatmeye
göre aynıdır.”
Teveccüh
için buyurdular ki: “Bir milyar zararınız olsa, o zararı göze alın, teveccühe gelin. Cenazen mi var, teveccühe gel, sonra git cenazeni kaldır. Hatmeyi de buna göre kıyas
et!”
Hatmede
ihvan birbirini görür, halini hatırını sorar. Derdinden bilir. İhvanın ihvanı görmesi
mürşidini görmesi gibidir. Hatme buna vesiledir.
Evliyaullah
ismi anıldığı yere teşrif eder. Allah’ın anıldığı yerde feyiz ve nur vardır.
Rabıta, Allah’ın Esma nurudur. O nurun olduğu yerde şeytan olmaz. Şeytan olmazsa orada vesvese
olmaz. Vesvesesiz ibadet elbette daha makbul ve faziletlidir.
Cenabı
Allah buyuruyor ki: “İki kişi Allah için bir araya gelirlerse üçüncüsü biz oluruz,
üç kişi bir araya gelirlerse dördüncüsü biz oluruz, ila ahir... Yüz kişi bir araya gelirlerse
yüz birincisi biz oluruz.” Hatme Allah için bir araya gelinen bir meclistir.
Hatmeye
gelenlerin niyet ve rabıtaları ve fikirleri bir olursa, orası gerçek bir zikir meclisi
olur, maksat daha çabuk hasıl olur.
Salih
Baba buyuruyor ki:
Kuralım
halka-yı zikri
Kamu bir edelim fikri
Kılalım
hamd ile şükrü
Bu
meydan-ı muhabbettir
Bu
ıyd-ı meserrettir.
Kamu: Bütün, Muhabbet: Allah ve Rasulullah sevgisi, Iyd-ı Meserret: Neşeli bir bayram
Kamu: Bütün, Muhabbet: Allah ve Rasulullah sevgisi, Iyd-ı Meserret: Neşeli bir bayram
Zikir
için halka olunduğu zaman arzın ve semavatın kapıları açılır. Bütün mahlukat zikre
başlar.
Nakşibendiler
kurunca halka-yı zikri illa'yı hu
Keşfolur
arz u semavat arş-ı ala Hu çeker.
Arz u semavat: Dünya ve gökler, arş-ı ala: Cisimler aleminin en yüksek yeri. İnsanda kalb, kainatta arş'dır. Hu çeker: Onlar da beraber zikir eder.
Arz u semavat: Dünya ve gökler, arş-ı ala: Cisimler aleminin en yüksek yeri. İnsanda kalb, kainatta arş'dır. Hu çeker: Onlar da beraber zikir eder.
Tarikata
girmemiş fakat inanan ve evliyaullahı sevenlere ‘muhib’ (sevgi besleyen) denir. Hatmede bulunanlar
için ne sevap, ne kar varsa, muhib için de aynen vardır. Ayrıca hatmenin sonunda
yapılan dua, muhiblere ve bütün tarikat mensuplarına da hibe edilir. Dünyanın neresinde
bir hatme okunsa ona bütün ihvan ortaktır. Mesela bir günde dünyada on bin hatme
okunsa bir mürit sanki bir günde on bin hatme okumuş gibidir.
Hatmeye
gelmemek şunlardan olur; insanın işi, gücü veya mazereti vardır. (Cenaze, düğün,
hastalık, yolculuk, misafir vb.) Gelmek ister ama gelemez. Bunlar da hatmeye gelmiş
sayılır. Hatmeye gelenler gibi nimet alırlar.
Eğer
insan nefsine uyar, tembellik eder, mazeretsiz olarak gelmez ise hatmenin nimetinden
mahrum olur. Muhabbeti azalır. Ya da gelmeme sebebi olarak, orada olan birini veya
bir şeyi mazeret gösterip gelmezlik ederse işte bu felakettir.
Efendi
Hz.leri buyurdu ki: “Bu kibirden başka ne olabilir, vah vah vah.”
HATMENİN HİKMETLERİ
Hatmede
okunanların hepsi sünnetten alınmış ve bir formül, bir hikmetle sayıları tespit
edilmiştir. Surelerin az ya da çok okunmaması için azami dikkat edilir.
Hatmenin sayısız hikmetlerinden, büyüklerimizden nakledilenlerin bazıları şunlardır:
Hatmenin sayısız hikmetlerinden, büyüklerimizden nakledilenlerin bazıları şunlardır:
*
Hatme istiğfar ile başlar. Hatme halkasında bulunan herkes 25 kere Estağfirullah
der. Bundan sonra rabıta yapılır. Rabıta gönül bekçisidir. Allah’tan başka
şeyleri oraya koymaz. Gönlü temizler, cilalar. Kalbi zikre hazır hale getirir. Onun
için önce 3-5 dakika rabıta yapılır sonra zikre geçilir. Rabıta olmayan kalbe zikir
girmez. Rabıta tarikatın belki de en önemli şartıdır. Şu kadar söyleyelim ki; Tarikatın
bütün amelleri zaman icabı azaltılsa ve tek bir şartı kalsa, o rabıta olurdu.
*
Fatiha Suresi yedi ayettir. Hem Mekke’de ve hem Medine’de yani iki kere nazil
olmuştur. Bunun için Fatiha’nın bir adı da tekrarlanan yedi demek olan “Sebu’l Mesanidir. Her namazımızda, her ibadetimizde, her duamızda, her gün tekrar tekrar okuruz. Hatmede sağdan 7, soldan 7 olmak üzere iki kez, toplam 14 tane Fatiha okunur. Ayrıca,
Hatme bitiminde herkes bir Fatiha okuyarak gözünü açar. Böylece halkadaki kişi sayısınca
ayrıyeten okunmuş olur.
Arifler
sohbet etti ki bir gün Resulallah Efendimiz elinde, herkesin işiteceği gibi aşikar zikreden taşlar olduğu halde ashabı ile beraberken, elindeki taşı yanındakine verdi,
taş sahabenin elinde de zikretti. O da yanındakine verdi, taş yine zikretti. Yedi
kişiye kadar taş, yine böyle zikretti. Sekizincide taş zikretmiyor, sustu. Ya Resulallah
artık zikretmiyor dediler. O zaman Efendimiz sallallahu aleyhi vessellem taşı yeniden
aldı, bu kez soldan verdi. Taş yine yedi kişinin elinde zikretti, sekizincide zikretmedi.
Allahu Alem, Fatiha’nın sağdan ve soldan okunmasının böyle bir hikmeti vardır!
*
Hatmede 200 salavat-ı şerif okunuyor. Resulallah Efendimizin 200 ismi şerifi
vardır. Her isminde bir salavat-ı şerif okuyoruz. Yine cennet yüz derece, cehennem
de yüz derecedir. Her salavat bir cehennem tabakasından kurtulup bir cennet makamına
çıkmaya sebeptir. 100’er kere iki sefer okunuyor. İki salavat arasında yapılan dualar
makbuldür.
*
Hatmede Elemneşrahleke (İnşirah) Suresi, 79 kere okunur. Bu sure Kur’an’ın
79. Suresidir ve bu surede 79 harf vardır. Ayrıca insanda 79 tane ‘Ahlak-ı Zemime’
yani kötü ahlak, 79 tane de ‘Ahlak-ı Hamide’ yani güzel ahlak vardır. Okunan her Sure
ve her harf, bu kötü ahlakların başına indirilen bir tokmaktır. Ayrıca bu Sure, Resulallah
Efendimizin kalp ameliyatından söz eder.
Hatmede 1001 adet İhlas-ı Şerif okunur. Allah Teala’nın 1001 ismi şerifi vardır. Her ismine bir İhlas-ı Şerif okuyoruz. Hz. Resulallah “Bir İhlas suresi, Kur’an-ı Kerim’in üçte birine eşittir” buyuruyor.
Hatmede 1001 adet İhlas-ı Şerif okunur. Allah Teala’nın 1001 ismi şerifi vardır. Her ismine bir İhlas-ı Şerif okuyoruz. Hz. Resulallah “Bir İhlas suresi, Kur’an-ı Kerim’in üçte birine eşittir” buyuruyor.
*
Hatmeden önce ve gerekse hatmeden sonra okunan gazeller de insanı muhabbete getirir.
Gönlünü açar. Sıkıntısını giderir. Ruha ezel-i ervah’ı (nerden gelip nereye gideceğini) hatırlatır ve cezbeye (manevi çoşmaya, aşka) getirir.
Bu yönüyle de gazellerin çok önemli olduğunu söylemiş olalım.
*
Elbette hatmenin fazileti bunlardan ibaret değildir. Bunlar büyüklerimizin sohbetlerinden
akla gelenler, Allahu Alem, daha ne nimetler ve faziletler var. Sadece şunu söyleyelim,
Allah kadrini ve kıymetini bildirsin. Kadir kıymet bilirsek Allah nimetini artırır,
bilmez isek elimizden alır. Allah’a sığınırız.
HATME ADABI
*
Hatme için üç şart var. Zaman, mekan, ihvan
*
Hatmenin ne zaman okunacağına ve nerede okunacağına ihvan karar verir. Hatmeyi okuyan
buna karışamaz.
*
Hatmenin vakti ikindide başlar. Sabah namazından önce biter. Yalnız kadınlar öğleden
sonra okuyabilirler.
*
Hatmeyi okuyanın 3 görevi vardır:
1-
İhvanın dediği yerde ve zamanda okur.
2-
Mazeretinden dolayı gelemezse yerine kimin okuyacağını tembih eder.
3-
Hiç kimse gelmezse bile tek başına okur. İhvan hatmeye gelmese bile, o gün hatmenin
okunduğundan emin olur.
*
Kadınlardan hatme okuyan en az üç kişi önceden bilinir. Üçü birden gelmezse kendi
aralarından okumasını bilen birisi okur.
*
Bir kişi aynı gün iki hatme okuyamaz. Ama aynı gün birden fazla hatmeye katılabilir.
*
Aynı mekanda bir günde iki hatme okunamaz.
*
Bir yerde hatme okunuyorsa ve hatmeye gitme imkanı yoksa bir kişi tek başına küçük
hatme yapabilir. Bütün duaları okur veya zımni (kendi kendine sadece gözlerini yumarak) hatme yapar. Kendini hatme meclisinde
düşünür. Kendisine taş düşmemiştir de sadece 25 Estağfirullah okur. Sonundaki Fatihadan başka bir şey okumadan gözlerini açar. 10-15 dakika
sessiz durur, diğerlerinin okuduğunu, Şeyh efendisinin de silsileyi okuduğunu hayal eder.
*
Bir ihvan kendisine nikah düşmeyen kadınlarla hatme yapabilir. Anne, kız kardeş,
hala gibi.
*
Dersi olmayan ve tevbe guslü işlerini yapmayanlar hatmeye kesinlikle giremez. Abdurrahmani
Taği KS Hz.leri yeminle söylüyor: “Kıyamet günü iki elim şu iki kişinin yakasındadır;
biri dersi olmayanları hatmeye alan, diğeri bu tarikatta cehri (sesli) zikir yapan… Ancak
diğer Nakşibendi müridleri hatmemize girebilirler.”
*
Dersi olmayanların hatme halkasına alınmaması şu sebeplerden olur:
1-
Böylesine önemli bir halkada salihlerin olması gerekir, herkes girerse bu ortadan
kalkar. O zaman muhabbete ve berekete mani olur.
2-
İlmen yetersiz olduğu ve hakikati bilmediği halde hatmeye katılan, hatmede okunanlara
itiraz edebilir. Mesela taş dağıtma ona tuhaf gelebilir.
3-
Sayılara riayet edemeyip, eksik ya da fazla okuyabilir.
4-
Alışık olmadığı bir zikirle karşılaşan ve işin acemisi olan böyle birisi, zikrin
tesiriyle sekr (manevi sarhoşluk ve gayri ihtiyari taşkınlık) haline düşebilir.
5-
Cezbeden (iradesiz ses ve hareketlerden mesela Allah diye bağırmalardan) korkabilir
veya cezbeye itiraz edebilir.
6-
Gözlerini açabilir.
Bütün
bunlar hatmenin sıhhatine mani olan hallerdir.
*
Ayrıca hatmenin kapılar kapanarak yapılmasının hikmetini büyüklerimiz şu Hadisi
Şerife dayandırmışlardır:
Ya’la
Bin Şeddat babası Şeddat Bin Evs’e naklediyor.O demiştir ki; Biz Peygamber Efendimizin
yanında iken ‘İçinizde yabancı var mıdır?’ buyurdu. Biz de “Hayır ey Allah’ın
Resulü” dedik. Bunun üzerine kapıları kapatmamızı emretti ve “Ellerinizi kaldırın
ve La ilahe illallah deyiniz.” buyurdu. (Ahmed Bin Hanbel, Taberani,
Buhari)
-
Estağfirullah nidası ile gözler kapatılır. Hatme bitene kadar göz açmak yasaktır.
-
Taş dağıtan, taş dağıtırken gözlerini açabilir.
-
Hatmede, hatmeyi okuyandan başkası konuşamaz.
-
Hatmede halkanın yuvarlak olmasına ve dizlerin birbirine değmesine dikkat edilir.
Yer müsaitse hatmeyi okuyan yüzünü kıbleye doğru döner.
-
Mazereti olanlar rahat oturabilir.
-
Hatmeye sonradan gelen halkanın ortasına oturur. 25 Estağfirullah okur, sonra bir
şey okumaz.
-
Açık arazide, kimse yoksa hatme okunabilir.
-
Hatme okunan yer dışarıdan görünüyorsa perde çekilir.
-
Hatmede hastalığı nükseden veya acil bir ihtiyacı olan hatmeden çıkabilir. Elinde taş varsa
sağında ve solundakilere verir.
-
Abdesti bozulan hatmeyi terk eder. Yeniden abdest alıp gelip, oturabilir.
-
On beş yaşından küçükler, sağdan ve soldan 7’ye (Fatiha sırasına) giremezler. Küçük
çocuklarda ortada otururlar.
.
Bidat bidat ameller..
YanıtlaSilAlın size sahih bir hadis
YanıtlaSilRasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”
Muhdes: Dinden olmayan şeyin din adına çıkarılmasıdır.
Müslim 867, Nesei 3/188
Müslüman olmayan birinin bir kişinin zikir meclisinden çıkarılmasını anlıyorum Fakat müslüman bir kişinin cemeat le Allahın zikrinden alıkonmasını anlamıyorum
YanıtlaSil