16 Ocak 2015 Cuma

Tarikat Zikir Halkasının ve Hatmenin Delili Var mı?



Soru: Müslümanların bir yerde toplanıp birlikte ya da ayrı ayrı, sesli ya da sessiz zikir etmelerinin İslam'da delili var mıdır?

Cevap: Elbette vardır. Delil istenince Kitap, Sünnet, İcma, Kıyastan; başka demekle, edille-i şeriyyeden misali/misalleri verilir. Alimlerin ve Ariflerin şehadetlerine başvurulur. Her ilim sahibine de itibar edilmez. Bid'at ehlinde ilim olsa da bid'at sahipleri itibardan düşer, onların şehadeti delil olarak kabul görmez. İlla, Ehli Sünnet ve'l Cemaat itikadına ve amellerine bağlı olan ve mezhebini sürdüren alime itibar edilir.

Bununla beraber, Rasulullah efendimizden günümüze ulaşan Tarikat nispeti, zikir ve terbiye usulü ikidir: 1- Sıddıki nisbet yani sessiz (hafi) zikir ve ruhi yol. 2- Hz. Ali efendimizin nisbeti yani sesli (cehri) zikir ve nefsi muhalefet yolu.

Usülleri ve gidişleri farklı da olsa iki yolun neticesi aynıdır. İkisi de sağlam silsilelerle Allah ve Rasulüne kavuşturur.

Her iki usülde de halka zikri vardır. Sadece, halkada yapılan zikrin sessiz ya da sesli olmasıyla, okunan Sure, Allah'ın isimleri, salavatlar ve tekbirlerin kelime ve sayısı vs. farklılığıyla ayrılırlar.

Bu kısa hatırlatmalardan sonra, halka-i zikrin (hatmenin) delillerinden iki tanesine evveliyetle bakalım:


Virdin, bir yere kapanıp yabancıları çıkararak zikir yapmanın, hatmenin delillerinden biri:

Ahmet bin Hanbel, Şeddat bin Evs radiyallahu anh'tan, sahih bir hadis-i şerif kaydı ile şöyle rivayet eder: 

“Biz Rasulullah efendimizin huzurunda idik, O:

- “Aranızda hırıstiyan, yahudi ya da şeriatın esrarına vakıf olmayan yabancı birisi var mı?” deyince , biz de:

- “Yoktur ey Allah'ın elçisi” dedik.

Bunun üzerine Peygamber aleyhi salatu vesselam Efendimiz kapının kapatılmasını emretti ve:

- “Ellerinizi kaldırın ve La ilahe illallah deyin” buyurdular.

Bunun üzerine ellerimizi kaldırdık ve “La ilahe illallah” dedik. Sonra Hz. Peygamber Efendimiz:

- “Allah’a hamd olsun. Ya Rabbi, Sen beni bu kelime ile gönderdin, bana bunu emrettin ve onda bana cenneti vaad ettin. Sen vaadinden dönmezsin” dedi. Sonra da şöyle buyurdu:

- “Sevinmez misiniz? Allah sizin hepinizi affetti” buyurdular. 

(Hadis-i Müsned, IV, 124)


********

Yine Hatmeye bir delil:

Toplu zikrin asr- ı saadetteki bir başka örneği ise, Ebu Said el Hudri’den gelen bir başka rivayette ifade edilmektedir. Bu rivayete göre Allah’ın Rasulü bir gün halka şeklini almış bulunan bir sahabe topluluğunun yanına yaklaşır. Onlara niçin böyle oturduklarını sorduğunda onlar: Kendilerine, başta İslam olmak üzere pek çok nimetler veren Allah’ı zikretmek için bir araya geldiklerini anlatırlar. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz tekrar:

- “Siz gerçekten sadece Allah’ı zikretmek için mi toplandınız?” diye ısrarla sorduğunda Sahabiler:

- “Vallahi sadece bu maksatla bir araya geldik” diye yemin ettiler.

Bunun üzerine Hz. Peygamber:

- “Israrla sormam sizi itham ettiğim için değildi. Cebrail bana: 'Allah’ın sizlerle meleklerine karşı iftihar ettiğini' haber verince ben de sizin tam olarak ne ile meşgul olduğunuzu anlamak istedim” buyurdular.

(Müslim, Zikir, hadis: 2701)

*******

Halka zikrinin delilleri bu kadarla sınırlı değildir. Delilleri çoktur.


HATMENİN (NAKŞİ ZİKİR HALKASININ) FAZİLETİ

Herhangi bir topluluk sırf ALLAH rızası için toplanıp Allah'ı zikrederse, görevli bir melek semadan onlara şöyle seslenir: Günahlarınız affedilmiş olarak kalkın, hiç şüphesiz günahlarınız iyiliğe çevrildi. (Ahmed, Müsned, III, 142; Ebu Yala, Müsned, VII, 167; Tabarani, el-Evsat, I, 85)

Allah Tealanın, sırf zikir meclislerini arayıp onlara nimet ulaştırmakla görevli melekleri vardır. Allah Teala, bu meleklerine, o zikir meclisindeki herkesi, hatta oradan geçerken bir iş için uğramış dahi olsa meclise iştirak edenlerin cümlesini affettiğini haber vermiştir. Hadisin metni uzundur, kaynaklarından okunabilir. Bak. Buhari, Daavat 66, Müslim, zikir 25, 2689; Tirmizi, Daavat 140, 3595.

Emirle yapılan zikir ve amellerde hem sevap, hem feyiz, hem himmet, hem de zahir ve batın nimetlerin tamamı vardır.” Piri Sami Erzincani Hz.

Hatme, sohbet ve rabıtanın aletidir.” “İhlas ile bu kapıyı bekleyene eşhedü billah o kapı bir gün açılacaktır” Dede Paşa Hz.

Abdürrahim Reyhan Hz.leri buyurdular ki:

Benim ilmim yok, amelim yok ama ne buldumsa hatmede buldum.” “Hatmeye gelmeyen ben tarikatlıyım demesin kendini de bizi de kandırmasın.” “Eğer hatmenin nimeti zahir olsa, bu nimeti elde etmek için devletler birbirleriyle harp ederlerdi.’’

Yine sofrada yemek yerken şöyle buyurdu:

Vallahi billahi, şu yediğimiz nimet hakkı için söylüyorum. Hz. Adem’den kıyamete kadar ömrünüz olsa, her gününüz oruç ile geçse, her gece sabaha kadar namaz kılsanız; bir tek hatmenin faziletine ulaşamazsınız. Ancak farz ibadetler hariç.”

Hatmeye gittiğiniz zaman siyasetten, ticaretten, şundan bundan konuşmayınız. Elinizde Salih Baba Divanı var. Okuyun, bilenler açıklasın.”

Dede Paşa Hz.leri buyuruyor ki:

Bir mürid, bir hatmenin sevabının karşılığını görse; daha nafile ibadet yapmaz. bu bana ve yedi ceddime yeter, derdi.”

Bir küçük hatmede 333, büyük hatmede ise 360 Kur’anı Kerim hatim sevabı vardır. Bir hatimin sevabının ne kadar olduğunu Allah bilir. Kur’an’ın bir tek harfinin bile sevabı sonsuzdur. Demek ki bir hatmenin sevabının nihayeti yoktur.”

İnsan, küçük çocuklar gibi gündüz dışarıda oynar, üstü başı çamur olur. Akşam eve gelince annesi onu yıkar, temizler. Hatme de aynen böyledir. Gündüz yaptığımız günahlardan kirleniyoruz. Akşam banyoda hatme yapıp temizleniyoruz.”

Hatme meclisi, zikir meclisidir. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vessellem, zikir meclislerini cennet bahçelerine benzetiyor: “Cennet bahçelerine girip meyvelerinden yiyiniz.” Cennet bahçeleri nerelerdedir ey Allah’ın Resulü? diye sordular. Buyurdu ki: “Oralar zikir halkalarıdır” (Tirmizi, Deavat, 82; Ahmed, Müsned, III, 150.)

Demek ki zikir meclisi olan yer aynı zamanda cennet bahçesidir. Cennet bahçelerinde neler var düşününüz.

Hatmede yapılan dualar makbuldür. Hatmede silsile okunur. İsmi okunan ervah oraya teşrif eder. Yani bütün silsile orada. Orası olur evliya meclisi. Bizim duamıza O Zatlar da amin der. Allah da onların duaya amin demesini kabul eder. Onların duası geri dönmez. Onun için hatmede yapılan dualar kabul olur.

Hatmede okunan salavat, Sure ve dualar, arzdan ve semadan gelen belaya karşı dururlar. Onun için hatme belayı def eder veya en aza indirir. Bundan dolayı hatme bir şehrin manevi bekçisidir. Hatmeye gelenin sadece kendisine değil, bütün şehir halkına faydası vardır.

Hatmede okunan Sureler ve salavatlar silsileye hibe edilir. Yani onlara verilen manevi bir hediyedir. Oraya teşrif eden Evliyaullah da oradakilere hediye getirirler. Bu hediyeler maddi değil manevidir. Dünya değil, ahıret nimetidir. Ahiretin en küçük nimeti, dünyanın en büyük nimetinden büyüktür.

Hatmede, en büyük kalp ameliyatları yapılır. Silsile meşayihi ve rabıta, büyük manevi operatör doktorlar gibidir. İnsanda bulunan kötü ahlaklar bu kalp ameliyatı ile alınır. Yerine iyi huylar verilir. Nasıl ki Cebrail As., Peygamber Efendimizi ameliyat etti, kalbini zemzem suyu ile yıkadı ise; hatmede de Evliyaullah müridlerinin kalbini ameliyat eder, temizler. İnsanların en efdali olan Peygamber Efendimiz için buna gerek duyulduysa, bizim için bu, elbette daha gereklidir.

Hatmede silsile okununca gelen ervah, orada bulunanlara ve ortaya konan suya nazar ederler. Okunan Esma o suya da okunmuş olur. O su, ihlas ile, hangi niyetle içilirse aynen şifadır.

Mürid, hiçbir ameli sevap için işlemez. Sadece Allah rızasını gözetir. Hatmeye gelen sevap için gelmez. “Bu bir emirdir, büyüklerimizin emridir” diye gelir.

Abdürrahim Reyhan Hz.leri buyurdular ki:

Hatme, teveccüh birdir. Büyük hatme küçük hatmeye göre nasılsa, teveccüh de büyük hatmeye göre aynıdır.”

Teveccüh için buyurdular ki: “Bir milyar zararınız olsa, o zararı göze alın, teveccühe gelin. Cenazen mi var, teveccühe gel, sonra git cenazeni kaldır. Hatmeyi de buna göre kıyas et!”

Hatmede ihvan birbirini görür, halini hatırını sorar. Derdinden bilir. İhvanın ihvanı görmesi mürşidini görmesi gibidir. Hatme buna vesiledir.

Evliyaullah ismi anıldığı yere teşrif eder. Allah’ın anıldığı yerde feyiz ve nur vardır.

Rabıta, Allah’ın Esma nurudur. O nurun olduğu yerde şeytan olmaz. Şeytan olmazsa orada vesvese olmaz. Vesvesesiz ibadet elbette daha makbul ve faziletlidir.

Cenabı Allah buyuruyor ki: “İki kişi Allah için bir araya gelirlerse üçüncüsü biz oluruz, üç kişi bir araya gelirlerse dördüncüsü biz oluruz, ila ahir... Yüz kişi bir araya gelirlerse yüz birincisi biz oluruz.” Hatme Allah için bir araya gelinen bir meclistir.

Hatmeye gelenlerin niyet ve rabıtaları ve fikirleri bir olursa, orası gerçek bir zikir meclisi olur, maksat daha çabuk hasıl olur.

Salih Baba buyuruyor ki:

Kuralım halka-yı zikri
Kamu bir edelim fikri
Kılalım hamd ile şükrü
Bu meydan-ı muhabbettir
Bu ıyd-ı meserrettir.

Kamu: Bütün, Muhabbet: Allah ve Rasulullah sevgisi, Iyd-ı Meserret: Neşeli bir bayram

Zikir için halka olunduğu zaman arzın ve semavatın kapıları açılır. Bütün mahlukat zikre başlar.

Nakşibendiler kurunca halka-yı zikri illa'yı hu
Keşfolur arz u semavat arş-ı ala Hu çeker.

Arz u semavat: Dünya ve gökler, arş-ı ala: Cisimler aleminin en yüksek yeri. İnsanda kalb, kainatta arş'dır. Hu çeker: Onlar da beraber zikir eder.

Tarikata girmemiş fakat inanan ve evliyaullahı sevenlere ‘muhib’ (sevgi besleyen) denir. Hatmede bulunanlar için ne sevap, ne kar varsa, muhib için de aynen vardır. Ayrıca hatmenin sonunda yapılan dua, muhiblere ve bütün tarikat mensuplarına da hibe edilir. Dünyanın neresinde bir hatme okunsa ona bütün ihvan ortaktır. Mesela bir günde dünyada on bin hatme okunsa bir mürit sanki bir günde on bin hatme okumuş gibidir.

Hatmeye gelmemek şunlardan olur; insanın işi, gücü veya mazereti vardır. (Cenaze, düğün, hastalık, yolculuk, misafir vb.) Gelmek ister ama gelemez. Bunlar da hatmeye gelmiş sayılır. Hatmeye gelenler gibi nimet alırlar.

Eğer insan nefsine uyar, tembellik eder, mazeretsiz olarak gelmez ise hatmenin nimetinden mahrum olur. Muhabbeti azalır. Ya da gelmeme sebebi olarak, orada olan birini veya bir şeyi mazeret gösterip gelmezlik ederse işte bu felakettir.

Efendi Hz.leri buyurdu ki: “Bu kibirden başka ne olabilir, vah vah vah.”

HATMENİN HİKMETLERİ

Hatmede okunanların hepsi sünnetten alınmış ve bir formül, bir hikmetle sayıları tespit edilmiştir. Surelerin az ya da çok okunmaması için azami dikkat edilir. 

Hatmenin sayısız hikmetlerinden, büyüklerimizden nakledilenlerin bazıları şunlardır:

* Hatme istiğfar ile başlar. Hatme halkasında bulunan herkes 25 kere Estağfirullah der. Bundan sonra rabıta yapılır. Rabıta gönül bekçisidir. Allah’tan başka şeyleri oraya koymaz. Gönlü temizler, cilalar. Kalbi zikre hazır hale getirir. Onun için önce 3-5 dakika rabıta yapılır sonra zikre geçilir. Rabıta olmayan kalbe zikir girmez. Rabıta tarikatın belki de en önemli şartıdır. Şu kadar söyleyelim ki; Tarikatın bütün amelleri zaman icabı azaltılsa ve tek bir şartı kalsa, o rabıta olurdu.

* Fatiha Suresi yedi ayettir. Hem Mekke’de ve hem Medine’de yani iki kere nazil olmuştur. Bunun için Fatiha’nın bir adı da tekrarlanan yedi demek olan “Sebu’l Mesanidir. Her namazımızda, her ibadetimizde, her duamızda, her gün tekrar tekrar okuruz. Hatmede sağdan 7, soldan 7 olmak üzere iki kez, toplam 14 tane Fatiha okunur. Ayrıca, Hatme bitiminde herkes bir Fatiha okuyarak gözünü açar. Böylece halkadaki kişi sayısınca ayrıyeten okunmuş olur.

Arifler sohbet etti ki bir gün Resulallah Efendimiz elinde, herkesin işiteceği gibi aşikar zikreden taşlar olduğu halde ashabı ile beraberken, elindeki taşı yanındakine verdi, taş sahabenin elinde de zikretti. O da yanındakine verdi, taş yine zikretti. Yedi kişiye kadar taş, yine böyle zikretti. Sekizincide taş zikretmiyor, sustu. Ya Resulallah artık zikretmiyor dediler. O zaman Efendimiz sallallahu aleyhi vessellem taşı yeniden aldı, bu kez soldan verdi. Taş yine yedi kişinin elinde zikretti, sekizincide zikretmedi. Allahu Alem, Fatiha’nın sağdan ve soldan okunmasının böyle bir hikmeti vardır!

* Hatmede 200 salavat-ı şerif okunuyor. Resulallah Efendimizin 200 ismi şerifi vardır. Her isminde bir salavat-ı şerif okuyoruz. Yine cennet yüz derece, cehennem de yüz derecedir. Her salavat bir cehennem tabakasından kurtulup bir cennet makamına çıkmaya sebeptir. 100’er kere iki sefer okunuyor. İki salavat arasında yapılan dualar makbuldür.

* Hatmede Elemneşrahleke (İnşirah) Suresi, 79 kere okunur. Bu sure Kur’an’ın 79. Suresidir ve bu surede 79 harf vardır. Ayrıca insanda 79 tane ‘Ahlak-ı Zemime’ yani kötü ahlak, 79 tane de ‘Ahlak-ı Hamide’ yani güzel ahlak vardır. Okunan her Sure ve her harf, bu kötü ahlakların başına indirilen bir tokmaktır. Ayrıca bu Sure, Resulallah Efendimizin kalp ameliyatından söz eder. 

Hatmede 1001 adet İhlas-ı Şerif okunur. Allah Teala’nın 1001 ismi şerifi vardır. Her ismine bir İhlas-ı Şerif okuyoruz. Hz. Resulallah “Bir İhlas suresi, Kur’an-ı Kerim’in üçte birine eşittir” buyuruyor.

* Hatmeden önce ve gerekse hatmeden sonra okunan gazeller de insanı muhabbete getirir. Gönlünü açar. Sıkıntısını giderir. Ruha ezel-i ervah’ı (nerden gelip nereye gideceğini) hatırlatır ve cezbeye (manevi çoşmaya, aşka) getirir. Bu yönüyle de gazellerin çok önemli olduğunu söylemiş olalım.

* Elbette hatmenin fazileti bunlardan ibaret değildir. Bunlar büyüklerimizin sohbetlerinden akla gelenler, Allahu Alem, daha ne nimetler ve faziletler var. Sadece şunu söyleyelim, Allah kadrini ve kıymetini bildirsin. Kadir kıymet bilirsek Allah nimetini artırır, bilmez isek elimizden alır. Allah’a sığınırız.

HATME ADABI

* Hatme için üç şart var. Zaman, mekan, ihvan

* Hatmenin ne zaman okunacağına ve nerede okunacağına ihvan karar verir. Hatmeyi okuyan buna karışamaz.

* Hatmenin vakti ikindide başlar. Sabah namazından önce biter. Yalnız kadınlar öğleden sonra okuyabilirler.

* Hatmeyi okuyanın 3 görevi vardır:

1- İhvanın dediği yerde ve zamanda okur.

2- Mazeretinden dolayı gelemezse yerine kimin okuyacağını tembih eder.

3- Hiç kimse gelmezse bile tek başına okur. İhvan hatmeye gelmese bile, o gün hatmenin okunduğundan emin olur.

* Kadınlardan hatme okuyan en az üç kişi önceden bilinir. Üçü birden gelmezse kendi aralarından okumasını bilen birisi okur.

* Bir kişi aynı gün iki hatme okuyamaz. Ama aynı gün birden fazla hatmeye katılabilir.

* Aynı mekanda bir günde iki hatme okunamaz.

* Bir yerde hatme okunuyorsa ve hatmeye gitme imkanı yoksa bir kişi tek başına küçük hatme yapabilir. Bütün duaları okur veya zımni (kendi kendine sadece gözlerini yumarak) hatme yapar. Kendini hatme meclisinde düşünür. Kendisine taş düşmemiştir de sadece 25 Estağfirullah okur. Sonundaki Fatihadan başka bir şey okumadan gözlerini açar. 10-15 dakika sessiz durur, diğerlerinin okuduğunu, Şeyh efendisinin de silsileyi okuduğunu hayal eder.

* Bir ihvan kendisine nikah düşmeyen kadınlarla hatme yapabilir. Anne, kız kardeş, hala gibi.

* Dersi olmayan ve tevbe guslü işlerini yapmayanlar hatmeye kesinlikle giremez. Abdurrahmani Taği KS Hz.leri yeminle söylüyor: “Kıyamet günü iki elim şu iki kişinin yakasındadır; biri dersi olmayanları hatmeye alan, diğeri bu tarikatta cehri (sesli) zikir yapan… Ancak diğer Nakşibendi müridleri hatmemize girebilirler.”

* Dersi olmayanların hatme halkasına alınmaması şu sebeplerden olur:

1- Böylesine önemli bir halkada salihlerin olması gerekir, herkes girerse bu ortadan kalkar. O zaman muhabbete ve berekete mani olur.

2- İlmen yetersiz olduğu ve hakikati bilmediği halde hatmeye katılan, hatmede okunanlara itiraz edebilir. Mesela taş dağıtma ona tuhaf gelebilir.

3- Sayılara riayet edemeyip, eksik ya da fazla okuyabilir.

4- Alışık olmadığı bir zikirle karşılaşan ve işin acemisi olan böyle birisi, zikrin tesiriyle sekr (manevi sarhoşluk ve gayri ihtiyari taşkınlık) haline düşebilir.

5- Cezbeden (iradesiz ses ve hareketlerden mesela Allah diye bağırmalardan) korkabilir veya cezbeye itiraz edebilir.

6- Gözlerini açabilir.

Bütün bunlar hatmenin sıhhatine mani olan hallerdir.

* Ayrıca hatmenin kapılar kapanarak yapılmasının hikmetini büyüklerimiz şu Hadisi Şerife dayandırmışlardır:

Ya’la Bin Şeddat babası Şeddat Bin Evs’e naklediyor.O demiştir ki; Biz Peygamber Efendimizin yanında iken ‘İçinizde yabancı var mıdır?’ buyurdu. Biz de “Hayır ey Allah’ın Resulü” dedik. Bunun üzerine kapıları kapatmamızı emretti ve “Ellerinizi kaldırın ve La ilahe illallah deyiniz.” buyurdu. (Ahmed Bin Hanbel, Taberani, Buhari)

- Estağfirullah nidası ile gözler kapatılır. Hatme bitene kadar göz açmak yasaktır.

- Taş dağıtan, taş dağıtırken gözlerini açabilir.

- Hatmede, hatmeyi okuyandan başkası konuşamaz.

- Hatmede halkanın yuvarlak olmasına ve dizlerin birbirine değmesine dikkat edilir. Yer müsaitse hatmeyi okuyan yüzünü kıbleye doğru döner.

- Mazereti olanlar rahat oturabilir.

- Hatmeye sonradan gelen halkanın ortasına oturur. 25 Estağfirullah okur, sonra bir şey okumaz.

- Açık arazide, kimse yoksa hatme okunabilir.

- Hatme okunan yer dışarıdan görünüyorsa perde çekilir.

- Hatmede hastalığı nükseden veya acil bir ihtiyacı olan hatmeden çıkabilir. Elinde taş varsa sağında ve solundakilere verir.

- Abdesti bozulan hatmeyi terk eder. Yeniden abdest alıp gelip, oturabilir.

- On beş yaşından küçükler, sağdan ve soldan 7’ye (Fatiha sırasına) giremezler. Küçük çocuklarda ortada otururlar.

(Hatme hakkındaki son yazılar Nakşibendi Halidi kolu, Erzincan şubesine aittir. Müridanından naklen alınmıştır)

.

3 yorum:

  1. Bidat bidat ameller..

    YanıtlaSil
  2. Alın size sahih bir hadis

    Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

    “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”

    Muhdes: Dinden olmayan şeyin din adına çıkarılmasıdır.

    Müslim 867, Nesei 3/188

    YanıtlaSil
  3. Müslüman olmayan birinin bir kişinin zikir meclisinden çıkarılmasını anlıyorum Fakat müslüman bir kişinin cemeat le Allahın zikrinden alıkonmasını anlamıyorum

    YanıtlaSil

Teşekkürler. Yorumlarınız Sizin Gibi Değerlidir